4 Aralık 2011 Pazar

Düşünsel Sapmalarım!


Melankoli Yazıları’ndan...

DÜŞÜNSEL SAPMALARIM

Ana yollar... Ara sokaklar...
Köşe başları...
Otobüs durakları...
İnsanlar: Yürüyen, koşuşturan, bekleşen, yanındakine hararetle hararetli bir şeyler anlatan, hınca hınç dolu otobüslerden inen, hınca hınç dolu otobüslere birbirlerini ezerek binen...

Güzel kızlar...
Yakışıklı erkekler...
Sadece bana göre de değil, toplumun ‘estetik’ algılayışına göre ‘güzel’...
Esmer, sarışın, kumral...
Onlar her yerde: Ana yollarda, ara sokaklarda, köşe başlarında, otobüs duraklarında...
Bir onlara, bir de aynada kendime baktığımda, ne kadar bedbaht olduğunu hatırlayan, bu sokaklardan, bu caddelerden kaçmak isteyen ben...
Onlardan nefret ediyorum...

Üzücü bir edayla sağa sola bakınırken, birdenbire gözüme takılan vizyonu bozuk, biçimsiz, yamru yumru, irili ufaklı kızlar...
Ve erkekler...
Sadece bana göre de değil, toplumun ‘estetik’ algılayışına göre ‘yamuk’...
Beni sevince boğan şekilsizlikler...
Ve Tanrı’ya şükredişim...
‘Ya onlardan biri olsaydım ben ne yapardım’ı bir dua gibi arka arkaya, aralıksız tekrarlayışım...
Onlar caddeleri, ara ve arka sokakları pervasızca işgal ettiği bir sıra, aralarından ve yanlarından farklılığımı muhafaza ederek geçen ben...
Onları çok seviyorum...
Artık yapmam gerekenin ne olduğunu hatırlatıyorlar bana...
Çevremde ne kadar çelimsiz, tıknaz, eğri büğrü tip varsa, bundan böyle dostluğumu geliştireceğimi ve hatta pekiştireceğimi çok iyi bilen ben...
Benzer yeni çevreler yaratmak gerektiğini, iyi bir görüntüden muzdarip verili çevrelere dalmak zaruriyetini kavrayışım...
Eğer varsa bir gramlık özgüvenleri, o özgüveni de sıfırlayacak olan ben, söze, ‘biz çirkinlerin kaderi işte’ diyerek başlayacak ve onlara şöyle sesleneceğim:
Davul bile dengi dengine abi... İki ayrı kutbun bir araya gelmesi mümkün mü?


Bu yazı, 1999 yılında mizah kitapçığı olarak Selim Gül imzasıyla yayımladığım Kara-la-ma-larım’dan alınmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder