Melankoli Yazıları’ndan...
ELLERİN, DİYORUM!
Kırıldığın yerlerden geçiyorum; kırıldığın, incindiğin yerlerden.
Geceye dokunan ince, zarif ellerinden.
Sabahları buruk bir küskünlük gibi karşılayan o güzel bileklerinden.
Kırıldığın yerlerden geçiyorum bi tanem, çünkü kırıldığın o yerleri biliyorum; işte bu yüzden ellerini tutuyor, bu yüzden bileklerini öpüyorum.
Orada; nesnelerle dolu bir yerde, eşyalarla çevrili bir halde; karanlığa uzanan zayıf, narin ellerin; kuzey rüzgârlarına mahkûm o çatlak dirseklerin; orada yapayalnız; ve orada kimsesiz.
Sen orada çok üşüyorsun bi tanem; biliyorum.
Üşüyorsun; ama her seferinde, yine o yerlere düşüyorsun.
Beni sevme istersen; sevme beni istersen.
İstersen, hemen sıkılıver benden, ya da soğuyuver birden; aniden.
Ama yemin ederim:
kırıldığın o yerleri iyi biliyorum;
çünkü kırıldığın o yerlerden geliyorum.
Ve artık itiraf ediyorum: Seni değil, ben sadece senin o küçük ellerini seviyorum.
Ve bu yüzden ellerini tutup göğsüme koyuyorum; bu yüzden bileklerini çekip dudaklarıma götürüyorum.
İşte bu yüzden uçuruma birlikte düşelim istiyorum; ve bu yüzden ellerimi hep tutsa, hiç bırakmasa, diyorum.
Çünkü seni ellerinden tanıyorum, bileklerinden biliyorum; ve bu yüzden işte, onları öpüyor, öpüyor, öpüyorum ve öperken ürperiyorum.
Parmak uçlarıyla hep dokunsa saçlarıma, ellerini hiç çekmese kalbimden, diyorum;
ve parmaklarını her geri çekişinde ve ellerini benden alıp her götürüşte, kim olduğumu ve ne diye boğulup durduğumu hiç bilmiyorum.
Bi tanem;
beni sevme istersen;
ellerinden tanıyorum artık seni ben;
kollarından, parmak uçlarından, bileklerinden ve dirseklerinden.
Seni sana anlatıyorum şimdi, yani dünyanın en güzel ellerini; düştüğün o yerleri çok iyi biliyorum çünkü.
Orada; ışıklı şehirler, boyalı binalar arasında, uzayıp giden kıyılar gibi duran çatlak ellerin; ve bulanık gülüşlerin.
Ve ‘orada’ senin; soğuk taş yapılar altında kalan, silik yüzler ve soluk bedenler arasında korkularla kuşkuları birbirine bağlayan ve sahipsiz köprüler gibi bırakılan buğulu gözlerin; ve yolunu şaşıran anlamsız geçişlerin.
Bi tanem;
beni sevme istersen.
Ama yeter ki uzak tutma ellerini ellerimden.
Düştüğün yerleri biliyorum artık ben.
Düştüğün yerleri çok iyi biliyorum; çünkü ben oradan geliyorum. İşte zaten bu yüzden, seni değil ellerini seviyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder